26 Aralık 2015 Cumartesi

BOŞANMA DAVASI KESİNLEŞMEDEN BAŞKASI İLE İLŞİKİ KURAN FACEBOOKTA İLİŞKİ DURUMUNU 'NİŞANLI ' YAPAN EŞ KUSURLUDUR

BOŞANMA DAVASI KESİNLEŞMEDEN BAŞKASI İLE İLŞİKİ KURAN FACEBOOKTA İLİŞKİ DURUMUNU 'NİŞANLI ' YAPAN EŞ KUSURLUDUR

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/6355

K. 2012/11122

T. 26.4.2012

DAVA : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 29.12.2011 gün ve 1131-24168 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
KARAR : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Mahkemece; "davalı tam kusurlu" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davacı yararına Türk Medeni Kanununun 174/1 ve 2. maddeleri gereğince 15.000 TL. maddi ve 15.000 TL. manevi tazminata ve aylık 300 TL. yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, davalının temyizi üzerine hüküm Yargıtay'ca 29.12.2011 tarihinde onanmıştır. Onama kararına karşı davalı süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Karar düzeltmeye ilişkin dilekçesinde, "davacı eşinin boşanma davasının devamı sırasında bir başka erkekle ilişki kurduğunu, bu suretle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini" ileri sürmüş, bu iddiasının dayanağı olarak davalıyı bir başka erkekle birlikte gösteren ve 1 Haziran 2011 tarhinden sekiz ay önce güncellenen "facebook" isimli sosyal paylaşım sitesinden elde edilen görüntülere ilişkin belgeleri sunmuştur. Sunulan bu belgelerde davalıyı bir başka erkekle samimi olarak gösteren "M. C.K." ismiyle açılan, ilişkilerini "nişanlı" olarak tanıtan sekiz ay öncesine ait fotoğraflar olduğu görülmektedir. Bu görüntülerin sosyal paylaşım sitesine konulduğu tarih, boşanma davasının devam ettiği süre içindedir. 

Türk Medeni Kanununun 185/3. maddesinde yer alan "eşlerin sadakat" yükümlülüğü, evliliğin devamı süresince geçerlidir. Bu yükümlülük, boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar devam eder. Dolayısıyla boşanma davası sürerken de olsa, eşlerin bu yükümlülüğü ihlal eden davranışları kusur teşkil eder ve boşanmada ve boşanmanın sonuçlarında dikkate alınır. Bu bakımdan boşanma davası sırasında ortaya çıkan bu hadiseye ilişkin tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp, diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, tarafların kusurlarının ve boşanmanın sonuçlarının buna göre belirlenmesi gerekir. Öyleyse davalının karar düzeltme talebi yerinde olup kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılmasına, davalının ileri sürdüğü hadiseye ilişkin tarafların gösterecekleri deliller toplanarak, diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, tarafların kusur durumlarının ve boşanmanın sonuçlarının hasıl olacak sonucuna göre belirlenmesi ve buna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince davalının karar düzeltme talebinin KABULÜNE, Dairemizin 29.12.2011 tarihli 2011/1131-24168 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin ve karar düzeltme harçlarının davalıya geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 26.04.2012 (Prş.)

KOCANIN GÜVEN SARSICI HAREKETLERDE BULUNUP HAKARET ETMESİ-KADININ FACEBOOKTA BAŞKA ERKEKLERLE MESAJLAŞMASI- HER İKİ TARAFINDA KUSURLU OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKTİĞİ


KOCANIN  GÜVEN SARSICI HAREKETLERDE BULUNUP HAKARET ETMESİ-KADININ FACEBOOKTA BAŞKA ERKEKLERLE MESAJLAŞMASI- HER İKİ TARAFINDA KUSURLU OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKTİĞİ


YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/21815

K. 2012/16802

T. 19.6.2012

DAVA : Taraflar arasındaki boşanma ve karşı boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; mahkemenin de sabit kabul ettiği gibi davalı-davacı kocanın güven sarsıcı davranışlar içine girmesi, eşine hakaret etmesi ve birlik görevlerini yerine getirmemesi şeklinde gerçekleşen davranışlarına karşılık; davacı-davalı kadının da internette facebook adlı paylaşım sitesi aracılığıyla bir başka erkekle kocasının güvenini sarsacak şekilde mesajlaştığı ve görüştüğü anlaşılmaktadır. Bvacı kocanın eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Duu durumda; tarafların evlilik birliği temelinden sarsılmış olup; bu sonuca ulaşılmasında her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davalı-darum böyleyken, mahkemenin kusurun tamamen davalı-davacı kocada olduğuna ilişkin gerekçesinde isabet olmadığı gibi; her iki taraf da boşanma isteğiyle dava açmalarına ve davalı-davacı kocanın boşanma davası bakımından TMK 166/2 maddesindeki boşanma koşullarının gerçekleşmiş olmasına göre; boşanmaya davalı davacı kocanın davasının da kabul edilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçeyle reddi de isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.




SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple davalı-davacı kocanın reddedilen davasına yönelik olarak BOZULMASINA, bozma sebebine göre; davalı-davacı kocanın, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ilerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.06.2012 (Salı)

KOCANIN HAKARET ETMESİ- KADININ FACEBOOKTA İŞ ARKADAŞLARIYLA UYGUNSUZ GÖRÜŞTÜĞÜ İDDİASI- SADECE BEYANA GÖRE HÜKÜM VERİLEMEYECEĞİ

KOCANIN HAKARET ETMESİ- KADININ FACEBOOKTA İŞ ARKADAŞLARIYLA UYGUNSUZ GÖRÜŞTÜĞÜ İDDİASI- SADECE BEYANA GÖRE HÜKÜM VERİLEYECEĞİ

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/1443

K. 2014/11754

T. 28.5.2014

DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davası ile davalı-karşı davacı tarafından bağımsız olarak açılan "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı kocanın tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Mahkemece; "evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında taraflar eşit kusurlu" kabul edilmiş ve buna bağlı olarak davalı-karşı davacı (kadın)'ın tazminat talepleri reddedilmiştir. Kadının kusuru olarak; "iş arkadaşlarını uygunsuz saatlerde eve kabul etmiş olması, iş hayatının tarafların evliliğini olumsuz yönde etkilemesine rağmen, davalı-karşı davacı kadının bu olumsuzlukları bertaraf edecek şekilde tedbirleri almamış olması ve kocasına hakaret etmiş bulunması" gösterilmiştir. Davalı-karşı davacı (kadın)ın "facebook" isimli sosyal paylaşım sitesinde iş ilişkisi dışında başkaları ile iletişim kurduğuna ve bu suretle kocasının güvenini sarstığına ilişkin beyanlar, davacı-karşı davalı (koca)'dan aktarılan olaylar olup, sabit görülemez. İş arkadaşlarını uygunsuz saatlerde eve kabul ettiğine ilişkin dosyada ciddi bir delil de mevcut değildir. Davalının gerçekleşen kusuru ev işlerine karşı sorumsuz ve kayıtsız olması ve tartışmaları sırasında bir kısım eşyaları kırmış bulunmasıdır. Buna karşılık davacı-karşı davalı (koca)nın eşine fiziki şiddet uyguladığı ve yakınlarını arayarak "orospu bacınızı alın götürün" dediği, toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-karşı davalı (koca)nın, davalı-karşı davacı (kadın)na göre daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken tarafların eşit kusurlu sayılması ve buna bağlı olarak kadının tazminat taleplerinin reddedilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışpında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Celal'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının Zennure'ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle 28.05.2014 tarihinde karar verildi.

KADININ SÜREKLİ FACEBOOK KULLANMASI ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRILIK TEŞKİL EDECEĞİ



T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/19849

K. 2015/4186

T. 11.3.2015

KADININ SÜREKLİ İNTERNETE GİRMESİ VE FACEBOOK İS KULLANMASI ( Bu Şekilde Kuşku Çeken Tutum ve Davranışlarda Bulunduğu - Boşanmak İstediğini Söyleyerek Evi Terk Ettiği/Evlilik Birliğinde Eşlerin Birlikte Yaşamak ve Birliğin Mutluluğunu Elbirliğiyle Sağlamak Zorunda Olduğu/Davalı Özen Yükümlülüğüne Aykırı Davrandığından Boşanmalarına Karar Verileceği )

4721/m. 166185

ÖZET : Davalının hem mobil telefonundan, hem de bilgisayardan sürekli olarak internete girdiği vefacebook isimli sosyal paylaşım sitesini kullandığı, bu şekilde kuşku çeken tutum ve davranışlarda bulunduğu, son olarak da Almanya'ya döndükten iki gün sonra eşinden ayrılacağını, boşanmak istediğini söyleyerek evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinde eşler, birlikte yaşamak ve birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamakla yükümlüdürler.
Davalının "eşinden boşanacağını" söyleyerek evi terk etmesi, birlikte yaşamaktan kaçınma ve zamanının çoğunu sosyal paylaşım sitesi ve internette geçirmesi, evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama konusundaki özen yükümlülüğüne aykırı olup, diğer taraf için ortak hayatı çekilmez kılar. Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Davacı, dava açmakta haklıdır. Boşanmaya karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mahkemece, "... davalıya yüklenebilecek ve davacı için boşanmayı haklı gösterecek herhangi bir kusurlu hareket kanıtlanamadığı..." gerekçesiyle dava reddedilmiş, davalının internet ve facebook adlı sosyal paylaşım sitesine sıklıkla girmesi kusur olarak görülmemiş, bu durumun Almanya'da yaşayan kadın için normal olduğu yargısına varılmıştır.

Davalının hem mobil telefonundan, hem de bilgisayardan sürekli olarak internete girdiği ve facebook isimli sosyal paylaşım sitesini kullandığı, bu şekilde kuşku çeken tutum ve davranışlarda bulunduğu, son olarak da Almanya'ya döndükten iki gün sonra "T.'tan ayrılacağını, boşanmak istediğini" söyleyerek evi terk ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinde eşler, birlikte yaşamak ve birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamakla yükümlüdürler.

Davalının "eşinden boşanacağını" söyleyerek evi terk etmesi, birlikte yaşamaktan kaçınma ve zamanının çoğunu sosyal paylaşım sitesi ve internette geçirmesi, evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama konusundaki özen yükümlülüğüne ( TMK. md.185/2 ) aykırı olup, diğer taraf için ortak hayatı çekilmez kılar.

Gerçekleşen bu duruma göre, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya ( TMK.md.166/1 ) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 11.03.2015 tarihinde karar verildi.

8 Aralık 2015 Salı

UYUŞTURUCU TİCARETİ(ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMEMESİ)

TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN YARGITAY KARARI T.C. YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas No: 2015/4822 Karar No: 2015/32641 Tebliğname No: 10 - 2015/288783 İNCELENEN KARARLA İLGİLİ BİLGİLER Suç Tarihi : 26/03/2015 Hüküm : Mahkûmiyet Temyiz Eden : Sanık ve müdafii Tebliğnamedeki Düşünce : Bozma Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Sanık kovuşturma aşamasında, yakalama tutanağının doğru olmadığını, suç konusu esrarı olay günü bizzat karakola götürüp teslim ettiğini ve satıcı olduğunu söylediğini, tutanakta yazıldığı şekilde yakalanmadığını savunmuş; olayla ilgili 26.03.2015 tarihli tutanakta ise, şüphe üzerine durdurulan sanığın elindeki poşetin kontrol edildiği ve içinde hint keneviri bitki kırıntısı olduğunun anlaşıldığı ve sanığın poşeti teslim ettiği belirtilmiş olduğundan; 1- Sözü edilen tutanakta imzaları bulunanlardan, vicdanî kanı oluşturacak sayıdaki kolluk görevlilerinin tanık olarak dinlenmesi ve kendilerinden suç konusu esrarı sanığın elindeki poşeti açarak mı bulduklarının, yoksa sanığın mı doğrudan gelip teslim ettiğinin sorulması, 2- Suç konusu esrar; a) Tutanakta belirtildiği gibi, kolluk görevlilerince sanığın elindeki poşet açılarak ele geçirilmiş ise, sanığın üzerinin aranması konusunda arama kararı olup olmadığının araştırılması ve varsa aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilerek duruşmada okunup tartışılmasının sağlanması, b) Arama kararı üzerine sanığın elindeki poşette yapılan arama sonucu ele geçirilmiş ise,kullanma sınırları içindeki 93,5 gramdan ibaret esrarı satmak için bulundurduğunu söyleyerek uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağının; sanığın savunmasında belirttiği gibi, görevlilerin bilgilerinin bulunmadığı aşamada, sanık karakola gelerek esrarı teslim etmiş ise, TCK'nın 192. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması, Sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,E ykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre sanığın
SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına; Üye Hüsnü Uğurlu'nun bozma yönünden değişik gerekçesi ve oybirliğiyle, salıverme yönündenise karşı oyu ve oyçokluğuyla, 23.10.2015 tarihinde karar verildi.
DEĞİŞİK GEREKÇE - KARŞI OY 26.03.2015 tarihli olay tutanağında, durumundan şüphelenilen sanığın elindeki turuncu renkli poşeti saklamaya çalışması üzerine durdurulduğu, poşet kontrol edildiğinde içerisinde hint keneviri kırıtılarının olduğunun anlaşıldığı ve sanığın rızası ile uyuşturucu maddeyi teslim ettiği yazılı olup sanık kolluk tarafından alınan ilk ifadesinde de polislerin sorması üzerine, elindeki poşet içerisinde bulunan esrarı rızası ile görevlilere teslim ettiğini belirtmektedir.
Şüphe üzerine durdurulan sanığın, üzerindeki uyuşturucu maddeleri rızası ile çıkarıp
görevlilere vermesi, yere atması, elindeki poşet veya paketi alın bakın diye rızaen vermesi gibi durumlarda arama kararı olmasa bile, elde edilen delil hukuka uygun olduğundan; öncelikle, sanığın elindeki poşetin kontrolüne rıza gösterip göstermediği, poşeti rızası ile teslim edip etmediği, kontrol öncesi poşetin içerisinde esrar olduğunu söyleyip söylemediği ve poşeti almak için zor kulanılıp kullanılmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması için olay sırasında sanıkla bizzat muhatap olan tutanak düzenleyicilerinin tanık olarak dinlenmesi gerektiği değişik gerekçesi ile bozma kararına katılıyorum. Ancak, esas yönünden bir incelemeyapılmadığı ve tutuklama koşullarında bir değişiklik olmadığı halde bu aşamada tahliye kararı verilmesini uygun görmediğimden, tahliye yönündeki çoğunluk kararına iştirak etmiyorum. 23.10.2015

30 Kasım 2015 Pazartesi

Baro 'dan Atanan Mudafıye Ödenen Ücret Sanıga Yuklenemez

Baro 'dan atanan mudafıye odenen ücret sanıga yuklenemez



T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No: 2015/7257
Karar No: 2015/43773
Tebliğname No: KD (İtiraz) - 2015/30820
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça ykırı olacakbiçimde,mahkemece5271sayılıYasa’nın150/3. maddesi uyarınca, Baroyyazı yazılarak sanığın yağma suçundan savunmasını yapmak üzere görevlendirilen zorunlu savunmana ödenen avukatlık ücretinin sanığa, yargılama gideri olarakyükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklarsavunmanlarının temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA,
15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

20 Kasım 2015 Cuma

20 Kasim Dunya Cocuk Haklari Gununu Kutluyoruz Peki Sozlesmeyi Uyguluyor Muyuz?

Bugun BMDunya Cocuk Haklari Sözleşmesini n kabul edildigi gun olarak her yil Dunya Cocuk Haklari Gunu olarak kutlanmakta.

BMÇHS i Cocuk Hukuku ve Cocuk Yargılama sinin temel dayanagini olusturmaktadir.BMCHS cocugun yuksek menfaatinin , refahinin, gelisiminin cocugun taraf oldugu idari ve adli tum uygulama ve yargilamalarda esas alinmasi gerektiginivurgulamaktadir.Ulkemizde yururlukte olan Cocuk Koruma Kanunu da ayni ilkelere atif yapmistir.



Malesef suca suruklenen ya da magdur olarak ulusal yargilamalara konu olan cocuklarimizin temel hak ve hurriyetlerinin yeterince korunmadigi, cocuklarin uzun suren ve gizliligin yeterince saglanmadigi yargilamalar ile magdur edildigi gorulmektedir.Cocugun temel haklari ancak yargi makamlari onune geldiginde usulen hatirlatildigi, cocuga zorunlu müdafi atanmasi, sosyal inceleme raporu alinmasi gibi zorunlu uygulamalarin usulen ve seklen yerine getirildigi gorulmektedir.Oysa BMCHS ne gore cocukla temas halinde olan tum personelin(polis, avukat, hakim , savci, sosyal hizmet uzmanlarinin) cocuk alaninda ozel bilgi ve becerileri olmasi , cocuk haklari ve iletisim.konusunda ozel egitim almis olmalari gerekmektedir.

Halen ulkemizde sinirli sayida cocuk mahkemesi, cocuk izlem merkezi, cocuk koruma birimleri oldugu cocuk alaninda calisan avukatlarin ise çocuk haklari konusunda ayrica egitime zorunlu tutulmagi gorulmektedir.Yine cocuga yonelik kanunlarin cocuk yargilamasi konusu nda eksik oldugu, gunumuz ihtiyaclarini karsilamadigi aciktir.Cocuklara yönleri k tedbir kararlarini yeterince bilinmedigi, Mahkemelerce tedbirlere yer verilmekten imtina edildigi, idari makamlarca tedbir kararlarinin yeterince ve ivedigi sekilde uygulanamadigi bilinen bir gercektir.

Bugun BMCHS Cocuk Haklari alaninda calisan profesyonel lerce dahi yeteri kadar bilinmedigi, yargi kararlarinda atif yapilmadigi, zaman zaman ulusal kanunlarimizla celistigi goz onune alindiginda, BMÇHS temel mevuzat olarak degil malesef seklen uygulama alani buldugunu soyleyebilirız.

Dunya Cocuk Haklari gununde cocuklarin yasam, saglik , gelisim, oyun, dernek kurma gibi haklarinin tum idari ve adli birimlerce dikkate alinmasini, cocugun esenliginin her uygulamada gozetilmesini dilerim..Av.Dilruba Kayi

15 Eylül 2015 Salı

CEP TELEFONUNUN SARJ OLMAMASI BEDEL İADESİ(yargıtay ıncelemesı olmadan kesınlesmıstır)

CEP TELEFONUNUN SARZ OLMAMASI BEDEL İADESİ(Yargıtay ıncelemesı olmadan kesınlesmıstır) 
T.C.
ANKARA 11. TÜKETICI MAHKEMESI GEREKÇELI KARAR
ESAS NO: 2013/2537 KARAR NO: 2014/755
 DAVACI: MERVE K
VEKILI: Av. DILRÜBA KAYI - Korkut Reis Mahallesi Hanımeli Sokak 28/11 - Sıhhiye ANKARA
DAVALI : 1- BRIGHTSTAR TELEKOMUNIKASYON VE DAGITIM LTD. STI DAVALI : 2- VATAN BILGISAYAR SAN. VE TIC. IHBAR OLUNAN: MOBILTEL ILETISIM HIZM. SAN. VE TIC. A.S. --Çoban Çesme Mah Kımız
DAVA: Ayıplı Ürün
DAVA TARIHI: 16/09/2013

 KARAR TARIHI: 02/04/2014 Davacı tarafından davalı aleyhine açılan is bu davanın yapılan açık yargılaması sonunda:

DAVA: Davacıdava dilekçesi ile,müvekkilinin davalı firmadan cep telefonu satın aldıgını, 4 ay gibi birsüre sonra sarj olmama arızası verdigini, davalı tarafla tüm görüsmelere ragmen sorunungiderilmedigini, bu hali ile ürünün gizli ayıplı oldugunu, üründeki arızadan 4077 Sayılı Yasa kapsamında satıcı ve üreticininsorumlu oldugunu belirterek ürün bedeli olan 2.177,00TL'nin avansfaizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmistir.

 CEVAP: Davalı Vatan Bilgisayar vekili cevap dilekçesi ile; davacının iddialarının haksız ve yasaldayanaktan yoksun oldugunu, müvekkili firmanın dava konusu ürünün sadece  satıcısıoldugunu,arızasından müvekkillerinin sorumlu olmadıgını, üretici firma ve yetkili servisin sorumlu oldugunubelirterek davanın müvekkili firma yönünden reddi gerektigini savunmustur.Ihbar olunan vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili firmanın Türkiye çapında cep telefonları,Avea GSM operatörünün faturalı ve faturasız hatları, fiziki ve web kontör ile TTNet ürünlerinin yanısıra kendisine ait olan Mobaks markalı mobil aksesuar ürünlerinin satıs, pazarlama ve dagıtımını yaptıgını.....................................................

GEREKÇE: Dava, satın alınan ürünün ayıplı çıkması nedeni ile bedel iadesi talebine iliskindir.Dava konusu ürünün davalı satıcı Vatan Bilgisayardan 2.155,00 TL bedelle satın alındıgı dosyada bulunan ürün faturası ile sabittir.Tarafların tüm delilleri toplanmıs, ürün üzerinde konusunda uzman bilirkisi marifeti ileinceleme yaptırılmıs, 28/01/2014 tarihli raporunda, ürünün hali hazırda sarj olmadıgı ve açılmadıgının tespit edildigi, bu durumun zaman içerisinde anlasılabilecegi, bu hali ile üründeki arızanın gizli ayıp niteliginde oldugu bildirilmistir.



4077 Sayılı Yasanın 4.maddesinde "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma klavuzundaya da reklam ve ilanlarında yer alan veyasıtacı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteligi etkileyen nicelgine aykırı olan ya da tahsis veya
kullanım amacı bakımından degerini veya tüketicinin ondan bekledigi faydaları azaltan veya ortadan
kaldırılan maddi, hukuki veya ekonomik eksikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.  Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekleyükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözlesmeden dönme, kalın ayıpsız    misliiledegistirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarınasahiptir. Satıcı,tüketicinin bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı kalın neden oldugu ölüm ve/veya
yararlanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diger mallarda zarara neden olan hallerde    imalatçıüreticidentazminat isteme hakkına sahiptir." denmektedir. 


Tüm bu nedenlerle, dava konusu üründe üretimden kaynaklı gizli ayıp oldugu, bu ayıbın tamirasamasında giderilemedigi, davacının seçimlik haklarından olan bedel iadesi talebinin yerinde olduguanlasılmıs, bilirkisi raporu mahkememizce de kabul edilen maddi olgulara ve kanıtlara dayandıgı,objektif ve bilimsel nitelikte bulundugu, hüküm kurmaya elverisli oldugu nedenle hükme esas alınarak asagıdaki sekilde hüküm kurulmustur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
 1-Davanın KABULÜNE, A-Aplle Iphone marka 35 model 013422007484802 seri numaralı cep telefonunun teslimi ile ürün bedeli olan 2.155,00 TL ve 22,00 TL masraf bedeli toplamı 2.177,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 24,30 TL basvurma harcı + 148,71 TL nispi harç olmak üzere toplam 173,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan posta + bilirkisi masrafı olmak üzere toplam 206,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiginden AAÜT'nin 12.maddesi geregince takdiren 750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nun 333.311.maddesi vHMKGAT'nin 5/1.maddesi uyarınca talep halinde IADESINE, Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karsı kararın tebliginden itibaren 15 gün içerisinde temyiz edilmesi halinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/04/2014

26 Mayıs 2015 Salı

MAĞDUR ÇOCUĞUN DURUŞMALARDAN VARESTE TUTULMASI

merhabalar ,, Zaman zaman meslektaslarımın, magdur çocukların Çocuk İzlem Merkezınde yahut Karakolda ıfadesının alınmasından sonra Mahkemelerce tekrar ıfadesının alınması talebıyle karsılastıklarda nasıl bır dılekce sunulmasını gerektıgı yonundekı soruları nedenıyle daha once sunmus oldugum dılekcemı paylasıyorum umarım yararlı olur.Saygı ve sevgıler... https://docs.google.com/document/d/12cwlrV8j7JPWw_5vue5V2kDGn2Bhv7DITodh9DyIk4k/edit?pli=1

30 Nisan 2015 Perşembe

Sarısülük davası sonrasındaki olaylarda gözaltına alınan çocuklara beraat Sarısülük davası sonrasındaki olaylarda gözaltına alınan çocuklara beraat

SON DAKİKA HABERLERİ Haberler / Gündem / Sarısülük davası sonrasındaki olaylarda gözaltına alınan çocuklara beraat Sarısülük davası sonrasındaki olaylarda gözaltına alınan çocuklara beraat Mesut Hasan BENLİ / ANKARA 30 Nisan 2015 O çocuklara beraat...İşte nedeni 1 Paylaş GEZİ eylemlerinde polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’ün ölümüyle ilgili davanın ardından çıkan olaylar nedeniyle haklarında “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet” suçlamasıyla dava açılan iki çocuk beraat etti. Mahkeme gerekçeli kararında suça sürüklenen çocukların cezalandırılmalarına yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığını belirtti. Sarısülük’ün ölümüyle ilgili olarak Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Ekim 2013 tarihinde yapılan duruşmanın ardından çıkan olaylarla ilgili olarak savcılık iki çocuk hakkında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına Muhalefet” suçlamasıyla Ankara 4. Çocuk Mahkemesinde dava açmıştı. Mahkeme, 14 Nisan tarihinde iki çocuğun beraatına karar verdi. Mahkeme, verdiği kararın gerekçesini tamamlayarak, taraflara gönderdi. DELİL YOK Gerekçeli kararda, iki çocuğun, yolu araç trafiğine kapattıkları, gösteri yaptıkları ve slogan attıklarına ilişkin dosyada herhangi bir fotoğraf bulunmadığı, sadece çocukların güvenlik güçleri tarafından götürüldüklerine ilişkin görüntü olduğu belirtildi. Kararda, “Suça sürüklenen çocukların savunmalarının aksine üzerlerine atılı suçu islediklerine dair her türlü şüpheden uzak, cezalandırılmalarına yeterli, kesin ve inandırıcı maddi delil elde edilmediğinden ve suça sürüklenen çocukların üzerlerine atılı suçu isledikleri sabit olmadığından ayrı ayrı beraatlarına karar verildi” denildi. NEFES ALAMADIM Gerekçeli kararda çocukların savunmalarına da yer verildi. F.A isimi çocuk mahkemedeki savunmasında, Sarısülük’ün ailesi aynı mahallede oturduklarını belirterek, “Davayı takip etmek için Ankara Adliyesi'ne geldim. Duruşmaya sadece yakın olanların alınması nedeni ile adliye dışında bekledim. Dışarda bekleyenler slogan atıyorlardı. Polisin dağılın uyarısını yaptığını duymadım. Daha sonra müdahale başladı. Nefes alamadığım için olay yerinden kaçtım. FMF hastasıyım, herhangi bir eyleme katılmadım” dedi. Suça sürüklenen çocuk A.K de lise öğrencisi olduğunu, adliye dışında duruşma sonucu beklediği sırada, polisin bekleyen gruba müdahale ettiğini belirterek, “Kalabalığın en arkasındaydım. Kargaşa esnasında gazdan etkilendiğim için ne tarafa gittiğimi bile hatırlamıyorum. Adliyenin bahçesinde gözaltına alındım” savunmasını yaptı. ÇOCUKLAR MAĞDUR EDİLİYOR Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Avukat Dilruba Kayı, iki çocuğun yaklaşık iki yıl boyunca yargılandıklarına dikkat çekerek, “BM Çocuk Hakları Sözleşmesine, Çocuk Koruma Kanunu’na ve Türk Ceza Kanununa göre çocuğun yüksek yararının her aşamada gözetilmesi gerekirken maalesef toplumsal olaylarda çocuklar, polisin sert ve hukuka aykırı müdahalelerine maruz kalmaktadır. Çocuklar hakkındaki soruşturma ve kovuşturmanın ivedilikle yapılması gerekirken uzun süren soruşturma ve yargılama aşamaları çocukları mağdur etmektedir” diye konuştu. Aynı olay nedeniyle yaşı büyük 23 kişinin yargılanması da sürüyor. kaynak: HÜRRİYET

21 Ocak 2015 Çarşamba

Avukata Dokunma" Ankara Adliyesi Basın Toplantısı

Başkentin göbeğinde bayan meslektaşımız tarafından işletilen hukuk bürosunda tecavüz girişimli yaşanan bıçaklı saldırıya karşı, maalesef yalnız bırakılan Avukat arkadaşımıza destek olmak ve en azından avukatların bari dikkatini çekmeK için yaptığımız basın açıklamasıdır.