5 Ağustos 2021 Perşembe

Ankara Adliyesi Aile Tüketici Ticaret ve Çocuk Mahkemeleri Taşınmıştır (Güncel Bilgiler)

 Değerli Takipçiler

Ankara Adliyesinde bulunan Tüketici, Aile, Çocuk,Ticaret Mahkemeleri Söğütözüne taşınmış olup güncel adresler aşağıdadır.

Merkez Bina(Sıhhiye Ana Merkez)

*Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma Birimleri

*Ceza Mahkemeleri

Adres:Hacı Bayram Veli Mahallesi Atatürk Bulvarı No:40 Sıhhiye/Ankara  

 

Ankara Adliyesi 1 Nolu Ek Hizmet Binası(Dışkapı)

*Asliye Hukuk Mahkemeleri

*Sulh Hukuk Mahkemeleri

Adres:Doğanbey, Şehit Ömer HALİSDEMİR Bulvarı No:53, 06050 Altındağ/Ankara     

 

Ankara Adliyesi 2 Nolu Ek Hizmet Binası( Balgat)

*İş Mahkemeleri

 Adres:Cevizlidere Mah. Muhsin YAZICIOĞLU Cad. No: 45 Çankaya/Ankara      

 

Ankara Adliyesi 3 Nolu Ek Hizmet Binası(Söğütözü)

İcra Mahkemeleri

İcra Müdürlükleri

Adres: SöğütözüMahallesi 2179. Cadde. No:5, 06510 Çankaya/Ankara        

 

Ankara Adliyesi 4 Nolu Ek Hizmet Binası(Söğütözü)

*Aile Mahkemeleri

*Ticaret Mahkemeleri

*Tüketici Mahkemeleri

*Çocuk Mahkemeleri

Adres:Söğütözü Mahallesi 2181. Cadde. No:2, 06510 Çankaya/Ankara        

 

Ankara Adliyesi 5 Nolu Ek Hizmet Binası(Yenimahalle)

*Fikri ve Sınai Haklar Ceza ve Hukuk Mahkemeleri

AdresGazi Mahallesi TPE (Türk Patent Enstitüsü) Yerleşkesi No: 115 Yenimahalle/Ankara    

 ADRES ve KONUM BİLGİLERİ İÇİN ::https://ankara.adalet.gov.tr/iletisim


4 Ağustos 2021 Çarşamba

SAHTE FATURA DÜZENLEME ve KULLANMA SUÇUNA DAİR GÜNCEL YARGITAY KARARLARI

11. Ceza Dairesi         2021/4040 E.  ,  2021/6149 K

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

    SUÇ : Sahte fatura kullanma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    I- Sanık hakkında 2008 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesinde:
    Sanığa yüklenen "2008 takvim yılında sahte fatura kullanmak" suçunun Kanun'daki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu husustaDÜŞMESİNE,
    II- Sanık hakkında 2009 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince;
    Sanık hakkında “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, suça konu faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını beyan etmesi karşısında;
    Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
    1- Faturaları düzenleyen mükellef hakkında tanzim edilen vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
    2- Aynı mükellef hakkında ilgili takvim yılında "sahte fatura düzenleme" suçundan dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise dosyaların getirtilerek incelenmesi ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
    3- Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturaları düzenleyen mükellefe ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
    Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
    4) Kabule göre de;
    a) Hüküm fıkrasında temel ceza tayin edilirken ''takdiren alt sınırdan'' denilmesine rağmen temel cezanın 3 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye düşülmesi,
    b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 01.07.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    11. Ceza Dairesi         2017/9768 E.  ,  2021/6152 K


      "İçtihat Metni"

      MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
      SUÇ : Sahte fatura kullanma
      HÜKÜM: Mahkumiyet

      Sanık hakkında “2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura kullanma” suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, suça konu faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını beyan etmesi karşısında;
      Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
      1-2010 ve 2011 takvim yıllarında anlaşmalı matbaada bastırılmış olan faturaları düzenleyen ..., ..., ... Petrol Ltd. Şti. Ve ... Petrol isimli mükellefler hakkında tanzim edilen vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
      2-Aynı mükellefler hakkında ilgili takvim yılında “sahte fatura düzenleme suçundan” dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise dosyaların getirtilerek incelenmesi ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
      3-Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturaları düzenleyen mükelleflere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
      4-2012 takvim yılına ilişkin ise, vergi suçu raporu ve eklerinde 63 adet faturanın sahte olduğu bilinerek kullanıldığı belirtilmesine rağmen, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının 13.12.2012 tarih ve 2012/6419 esas sayılı iddianamesinde, sanığın 2012 takvim yılında mükellef ismi belirtmeden 20 adet sahte faturayı bilerek kullandığının iddia olunması karşısında, hangi faturaların dava konusu yapıldığının yöntemince açıklığa kavuşturulması,
      5)Sanığın savunmasında bahsettiği otobüs şoförlerinin açık adres ve kimlik bilgileri tespit edilip tanık olarak ifadelerine başvurularak sanığın yanında çalışıp çalışmadıkları, suça konu faturaların kendileri tarafından temin edilip edilmediği hususların sorulması,
      Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
      6)Kabule göre de;
      5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
      Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 01.07.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi

      llllllll   dfffff 11. Ceza Dairesi         2021/9162 E.  ,  2021/6105 K.

      "İçtihat Metni"

      MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
      SUÇ : Sahte fatura kullanma
      HÜKÜM : Mahkumiyet

      Sanık hakkında “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, faturaların gerçek alışverişlere dayandığını, ödemeleri çekle yaptığını beyan ederek suçlamayı kabul etmemesi, vergi raporunda, sanığın ödemelerininin tamamını 6 adet çekle yaptığını, ilgili bankadan çek fotokopileri, ödeme mahbuzları ve çek tahsil eden kişilerin açık kimlik bilgilerinin gönderildiği ve bahsi geçen çeklerden 3‘nü bankadan tahsil eden ... isimli şahıs hakkında sahte fatura düzenleme suçu ile ilgili vergi incelemesinin bulunduğu, bu nedenle çeklerin ödeme aracı olarak sıhhati konusunda şüphe uyandırdığının belirtilmesi, karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
      1-Suça konu faturaları düzenleyen mükellef hakkında açılan davanın akıbetinin araştırılması, dava dosyası getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilmesi,
      2-Faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden; mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan ve sanık tarafından ibraz edilen tediye makbuzları, diğer banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları düzenleyenin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak, faturaları düzenleyen mükellef ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
      3-Çekle yapılan ödemelerin faturaları düzenleyen mükellefin hesaplarına intikal edip etmediğinin ilgili bankalar nezdinde araştırılması, sahte fatura kullanımını gizlemek için fiktif ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması, vergi raporunda ve ekinde çekleri tahsil ettiği bildirilen ... ile ..., ... ve ...‘in çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, bu kişilerin suça konu faturaları düzenleyen mükellefle bağlantısının olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma neticesinde sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
      4-Kabule göre de;
      a-Suç tarihinin, suça konu faturaların en son 2009 yılı Ekim ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle, “25.11.2009” yerine "2009" olarak yanlış gösterilmesi,
      b-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
      Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 30/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


      kkkkkk 11. Ceza Dairesi         2019/2655 E.  ,  2021/6021 K.

      "İçtihat Metni"

      MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
      SUÇ : Sahte fatura düzenleme
      HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet

      2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talepleri ile sanık ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
      Sanıklar hakkında “2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan açılan kamu davasında; sanıkların savunmasında, ...’nin kendilerini işe alma vaadiyle kandırdığını ve adlarına şirket kurduğunu, sahte fatura düzenlenmesi konusunda bilgilerinin bulunmadığını beyan etmeleri karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
      1- Sahte olduğu iddia olunan faturaların asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanıkların bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Başkanlıklarından sorulmak suretiyle getirtilip, sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını ve ...’ye ait olduğunu söylemeleri halinde; ismi bildirilen kişinin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
      2- ...’nin de faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde sanıklar ve bu kişinin temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
      3- Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ya da ...’e ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
      a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
      b) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
      c) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanıkların bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
      Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hükümler kurulması,
      4-Kabule göre de; sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
      Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanık ...’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



      2 Mayıs 2021 Pazar

      Kadının Ceza Davasında Şikayetten Vazgeçmesinin Erkeği Eczadan Kurtarmaya Yönelik Olup Erkeği Affettiği Anlamına Gelmediği - Affın Kabul Edilebilmesi İçin Kayıtsız Şartsız Bir İrade Beyanının Mevcut Olması ya da En Azından Affı Gösterir Fiili Bir Tutum ve Davranışın Gerçekleşmesi/Af Olgusunu İddia Edenin Bunu Somut Delillerle İspatlaması Gerektiği

       

      T.C.

      YARGITAY

      2. HUKUK DAİRESİ

      E. 2018/1054

      K. 2018/2622

      T. 27.2.2018

      * BOŞANMA İSTEMİ ( Mahkemece Davacı Kadının Boşanma Davasına Dayanak Yaptığı Ceza Yargılamasındaki Şikayetten Vazgeçmesi ve Tarafların Yargılama Sırasında Biraraya Gelmeleri Sebebiyle Davanın Reddine Karar Verildiği - Ceza Yargılamasına Konu İki Ayrı Zamanda Vukuu Bulan Erkek Tarafından Kadına Uygulanan İki Ayrı Fiziksel Şiddet Eylemlerinin İlkinden Sonra Tarafların Biraraya Geldiklerinin/En Son Yaşanan Fiziksel Şiddet Olayından Sonra İse Ayrıldıklarının ve Biraraya Geldiklerinin Mevcut Delillerle İspatlanamadığının Anlaşıldığı )

      * ŞİKAYETTEN VAZGEÇME ( Kadının Ceza Davasında Şikayetten Vazgeçmesinin Erkeği Eczadan Kurtarmaya Yönelik Olup Erkeği Affettiği Anlamına Gelmediği - Affın Kabul Edilebilmesi İçin Kayıtsız Şartsız Bir İrade Beyanının Mevcut Olması ya da En Azından Affı Gösterir Fiili Bir Tutum ve Davranışın Gerçekleşmesi/Af Olgusunu İddia Edenin Bunu Somut Delillerle İspatlaması Gerektiği )

      * FİZİKSEL ŞİDDET ( Davalı Erkeğin Davacı Kadına Pek Kötü ve Onur Kırıcı Davranışta Bulunduğu - Ceza Yargılamasına Konu İki Ayrı Zamanda Vukuu Bulan Erkek Tarafından Kadına Uygulanan İki Ayrı Fiziksel Şiddet Eylemlerinin İlkinden Sonra Tarafların Biraraya Geldiklerinin/En Son Yaşanan Fiziksel Şiddet Olayından Sonra İse Ayrıldıklarının ve Biraraya Geldiklerinin Mevcut Delillerle İspatlanamadığının Anlaşıldığı - 4721 S.K. Md. 162 Uyarınca Açılan Davanın Kabulü Gerekirken Reddinin İsabetsiz Olduğu )

      4721/m.162

      ÖZET : Dava, boşanma istemine ilişkindir.

      Mahkemece davacı kadının boşanma davasına dayanak yaptığı ceza yargılamasında şikayetten vazgeçmesi ve tarafların yargılama sırasında biraraya gelmeleri sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.

      Ceza yargılamasına konu iki ayrı zamanda vukuu bulan erkek tarafından kadına uygulanan iki ayrı fiziksel şiddet eylemlerinin ilkinden sonra tarafların biraraya geldikleri anlaşılmakta ise de en son yaşanan fiziksel şiddet olayından sonra ayrıldıkları, biraraya geldiklerinin mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı açıktır.

      Mahkemece kararın gerekçesine konu edilen, kadının ceza davasında şikayetten vazgeçmesi erkeği eczadan kurtarmaya yönelik olup, erkeği affettiği anlamına gelmediği gibi affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmesi gerekmektedir. Ayırca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle ispatı lazımdır. Kaldı ki, davalı tarafın ilk fiziksel şiddet eyleminden sonra affa dair somut delillerle desteklenmeyen iddiası affın kabulü için de yeterli değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı erkeğin, davacı eşine ikinci kez fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ceza dosyasındaki fiziksel şiddete dair raporunda belirtildiği üzere de, erkeğin kadının saçlarını kopardığının anlaşıldığı, bu haliyle davalı erkeğin, davacı kadına pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunduğu anlaşılmakta olup, Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı olarak açılan iş bu davanın kabulü gerekirken reddi bozmayı gerektirmiştir.

      DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 05.12.2017 günü temyiz eden davacı vekili geldi. Karşı taraf davalı vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

      KARAR : Davacı kadın Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi uyarınca boşanma talep etmiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davacı kadının boşanma davasına dayanak yaptığı ceza yargılamasında şikayetten vazgeçmesi ve tarafların yargılama sırasında biraraya gelmeleri sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.

      Tüm dosya kapsamı ve ... 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/640 esas ve 2016/15 karar sayılı dosya münderecatından da anlaşıldığı üzere, ceza yargılamasına konu iki ayrı zamanda vukuu bulan erkek tarafından kadına uygulanan iki ayrı fiziksel şiddet eylemlerinden, 13.03.2015 tarihli fiziksel şiddet olayından sonra tarafların biraraya geldikleri anlaşılmakta ise de en son yaşanan 31.05.2015 tarihli fiziksel şiddet olayından sonra ayrıldıkları, biraraya geldiklerinin mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kararın gerekçesine konu edilen, kadının ceza davasında şikayetten vazgeçmesi erkeği eczadan kurtarmaya yönelik olup, erkeği affettiği anlamına gelmediği gibi affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle ispatı lazımdır. Kaldı ki, davalı tarafın 31.05.2015 tarihli fiziksel şiddet eyleminden sonra affa dair somut delillerle desteklenmeyen iddiası affın kabulü için de yeterli değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı erkeğin, davacı eşine 31.05.2015 tarihinde fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ceza dosyasındaki fiziksel şiddete dair raporunda belirtildiği üzere de, erkeğin kadının saçlarını kopardığının anlaşıldığı, bu haliyle davalı erkeğin, davacı kadına pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunduğunun (TMK m. 162) kabulü zorunlu hale gelmiştir. Öyleyse, Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı olarak açılan iş bu davanın kabulü gerekirken, reddi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

      SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için taktir olunan 1.480,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.02.2018(Salı)

      KAYNAK: KAZANCI

      6 Ocak 2021 Çarşamba

      EŞİN KAZANCINA GÖRE AZ PARA HARCAMASI PİNTİ OLUŞU KUSURDUR

      2. Hukuk Dairesi         2020/2620 E.  ,  2020/5632 K.

        "İçtihat Metni"

        MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
        DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

        Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakası miktarı, velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 11.11.2020 günü duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
        1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
        2- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karşılıklı hakaret ettikleri ve birbirlerine incitici sözler söyledikleri gerekçesiyle eşit kusurlu kabul edilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
        Hüküme karşı davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakası miktarı, velayet ve kişisel ilişki yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
        Bölge adliye mahkemesince tarafların ilk derece mahkemesince tespit edilen kusurlu davranışları yanında, erkeğin cimri ve pinti olduğu, kazancına göre az harcama yaparak eşine ekonomik şiddet uyguladığı, ancak tarafların boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda yine de eşit kusurlu oldukları belirtilerek kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine karar verilmiştir.
        Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
        3- Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurlu olup, erkeğe yüklenen bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. Kadın boşanma sonucu eşin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesinin, sonucu olarak yazılı şekilde maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
        SONUÇ: Yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 2540 TL. vekalet ücretinin Mehmet'ten alınıp Nurgül'e verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Mehmet'e yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 267.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Nurgül'e geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.11.11.2020 (Çar.)

        28 Aralık 2020 Pazartesi

        YARGITAY'DAN YENİ ÇEYREK KARARI

         YARGITAY BAŞKANLIĞI 8. Hukuk Dairesi 2020/944 E. , 2020/5388 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ: Eşya, Ziynet ve Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak davacının elinden zorla alınıp bozdurulan ziynet eşyaları yönünden 26.500,00 TL, davacının evlenmeden önce aldığı ev eşyaları yönünden 6.000,00 TL, davalı adına kayıtlı 5 nolu meskenin satın alınmasında bozdurulan ziynetler ile katkısı olduğundan katılma ve değer artış payı alacağı olarak 25.998,50 TL, 5 nolu meskenden davalının elde ettiği kira geliri yönünden 7.300,00 TL katılma alacağı, yine evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 8 nolu mesken yönünden ise 41.258,00 TL katılma alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Harcını yatırmak suretiyle sundukları 29.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ev eşyaları, ziynet eşyaları, kira geliri yönünden alacak taleplerini yinelemiş, bilirkişi raporu doğrultusunda 8 nolu mesken yönünden 86.134,00 TL ve 5 nolu mesken yönünden 30.000,00 TL katılma alacağı olarak talep miktarını arttırmıştır. Davalı ... vekili, 5 nolu meskenin evlenmeden önce davalı tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, bu meskenin kira gelirinden davacının hak talep edemeyeceğini, 8 nolu meskenin 2007 yılında davalı tarafından kredi ile alınan dava dışı bir taşınmazın takas edilmesi ve üzerine davalı tarafından banka kredisi çekilerek satın alındığını, davacının taşınmazların edinilmesine hiçbir katkısının bulunmadığını, ziynet eşyalarının ise davacının uhdesinde bulunduğunu, bu yüzden adet ve niteliklerini ayrıntılı bildirdiğini,2005 yılında davalının yatırım amaçlı 8 bilezik aldığını, davacının bozdurulduğunu iddia ettiği ziynetlerin bu bilezikler olduğunu açıklayarak, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının diğer yönlerden kesinleşmekle, ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüyle 1 adet tam altın (600,85), 65 adet çeyrek altın (9844,90), 1 künye 14 ayar (422,72), 2 adet bilezik 15'er gramdan (2544), 12 adet 10’ar gramdan bilezik (10.176) olmak üzere toplam 23.588,47 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının 36746 ada 21 parseldeki 5 nolu taşınmaza ilişkin talebi yönünden bilirkişi raporunda 42.500 TL katılma alacağı belirlenmiş ise de ıslah dikkate alınarak 30.000 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının 27922 ada 5 parseldeki 8 nolu taşınmaza yönelik alacak talebinin kabulüne, talep ve ıslah dikkate alınarak 86.134 TL alacağın karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, eşya, ziynet, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. 28/12/2020 13:39 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1 YARGITAY BAŞKANLIĞI 1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Davalı vekilinin ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davacının düğünde takılan ziynet eşyalarının davalının zorlaması ve baskısıyla iade edilmek üzere davalıya verildiğini iddia etmiş, davalı ise davacıdan ziynet eşyalarını almadığını savunmuş, 04.06.2015 tarihli ilk kararda ziynet eşyaları yönünden bir karar verilmemiş, 11.12.2017 tarihli Dairemizin ilamında da ziynet eşyaları yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı gerekçesiyle bozma yapılmış, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ziynet eşyalarının davacıya ait olduğu, evlilik birliği içinde edinilen mallar için kullanılmadığı gerekçesiyle ziynet eşyalarına yönelik talebin yazılı şekilde kabulüne karar verilmiştir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür (TMK mad.6). İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK mad.190). İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Buna göre, öncelikle, ziynet eşyalarının varlığının, sonrasında da ziynet eşyalarının davalıya verildiği iddiasının ispatı davacı kadına, bu ziynet eşyalarının davalı kocaya iade edilmemek üzere verildiğinin, davacı kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususunun ispatı ise davalı kocaya aittir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tanık beyanları ve düğün görüntülerine göre ziynet eşyalarının varlığı sabit olup, öncelikle mahkemece ziynet eşyalarının davalı kocaya verilip verilmediğine yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, gerekçede de bu hususta bir değerlendirmede bulunulmamıştır. O halde, Mahkemece yapılacak iş, tarafların bu husustaki tüm delilleri toplanarak, yeniden taraf tanıklarından ziynet eşyalarının davalı kocaya verilip verilmediğinin, dava konusu ziynet eşyalarının akıbetinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek ziynet eşyalarının davalı kocaya verildiğinin ispat edilememesi halinde davanın reddine karar verilmesi olmalıdır. Diğer yandan, ziynet eşyalarının davalı kocaya verildiğinin ispat edilmesi halinde ise; Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (TMK mad. 1, 6, 220/1-1, 222/1, HMK mad. 190, YHGK’nin 04.03.2020 tarihli ve 2017/ 3-1040 E., 2020/240 K. sayılı kararı). Aksi halde, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır (TMK mad. 222/2). Somut olayda, varlığı ispatlanan 14 ayar 1 künye, 15 gramdan 2 adet bilezik, 10 gramdan 12 adet bilezik kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan 1 adet tam altın ve 65 adet çeyrek altın ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğunun ispat edilememesi halinde eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş ise, taraf tanıklarından eşler arasında ziynet eşyalarına yönelik 28/12/2020 13:39 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 2 YARGITAY BAŞKANLIĞI bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmeye çalışılması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, kadına özgü olan ziynet eşyalarının kişisel mal olmadığının davalı koca tarafından, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının ise kadının kişisel malı olduğunun davacı tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlanması halinde sonucuna göre, aksi halde kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının eşlerin paylı mülkiyetinde kabul edilerek karar verilmesi olmalıdır. Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK'un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 28/12/2020 13:39 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 3

        25 Kasım 2016 Cuma

        25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü

        25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü

        Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1999 yılında, 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” ilan etmiştir. Her yıl 25 Kasım’da Dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddetle ilgili farkındalık çalışmaları yapılmaktadır.

        Dünya Sağlık Örgütü Kadına Yönelik Şiddeti; "Cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarlarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış” şeklinde tanımıştır. Fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik şiddet kadınların fiziksel ve ruhsal hayatlarını olumsuz yönde etkilemekte ve kadının insan haklarını ihlal etmektedir.

        Türkiye kadına yönelik şiddetin önlenmesi için 1985 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzalanmıştır. Yine 2012 yılında Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan devletlerden biri olmuştur

        CEDAW a ve İstanbul Sözleşmesi’ne taraf devletler , kadına yönelik şiddeti sona erdirmek üzere; uzun vadeli, hayata geçirilebilir etkin politikalar üretmeyi ve yasal düzenlemeler yapmayı kabul etmiştir.

        Kadınlara yönelik şiddet, kadın ve kız çocuklarının insan hakları ihlali olarak hem ülkemizin hem de küresel Dünya’ nin en önemli sosyal sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel çapta yaşanan savaşlar beraberinde kadınların ve kız çocuklarının fiziksel ve cinsel olarak sömürülmesine yol açmaktadır.Savaş ortamındaki kadınlar insan ticaretinin de bir parçası olmakta sağlıklı yaşam ve eğitim haklarından mahrum kalmaktadır.Son yıllarda Suriyeli ve Türkmen kadınların bir çoğu savaş ortamında hayatini kaybetmiş; yaşama imkanı olanlar ise zorunlu olarak Avrupa ülkelerine ve Türkiye ye göç etmiştir.Halen mülteci kadınlar terör örgütlerinin baskısı altında hayatlarını idame ettirmeye çalışmakta,fiziksel ve cinsel şiddete uğramaktadır.

        Ülkemizde kadına yönelik şiddete ilişkin özel olarak 2012 yılında  6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarılmıştır. Yine Anayasa da , Türk Medeni Kanunun da ve Türk Ceza Kanunun da kadına yönelik şiddete ilişkin değişiklikleri yapılmış olsa da yapılan çalışmalar kadına yönelik şiddetin sona erdirememiştir. Kadına yönelik şiddet halen ülkemizin en önemli sosyal sorunları arasında yer almaktadır.

        2015 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre;

        • Evlenmiş kadınların yüzde 36’sı, yaşamlarının herhangi bir döneminde eşleri ya da birlikte oldukları erkeklerin fiziksel şiddetine, yüzde 12’si ise cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca fiziksel şiddet, her 10 kadının neredeyse 1’inde gebelik sırasında da devam etmektedir.

        • Kadınların yüzde 38’i yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddetten birine maruz kalmıştır.

        • Kadınların yüzde 26’sı onsekiz yaşını tamamlamadan evlenmişlerdir. Erken yaşta evlenen kadınların yarısı fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalırken,18 yaşından sonra evlenen kadınlarda bu oran üçte bire inmektedir.

        • Boşanmış/ayrı yaşayan kadınların yaklaşık dörtte üçü yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Evlenmiş kadınların yaklaşık yarısı eşleri/birlikte oldukları erkeklerin korkutma, tehdit, küfür, hakaret ve aşağılama gibi duygusal istismar konusu olacak davranışlarına maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.

        • Şiddete maruz kalan kadınlar arasında, kurumsal başvuruda bulunanların oranı sadece yüzde 11’dir.


        Kadına Yönelik Şiddetin Son Bulması İcin Meclise ve İlgili İdari Birimler Neler Yapmalı?
        1- Kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi için gerekli yasa çalışmaları ivedi olarak yapılmalı  yapılacak yasa çalışmalarında Baroların , Kadın Derneklerinin ve diğer STKların görüşleri alınmalı

        2- Namus ve töre cinayetlerinin etkin olarak soruşturulmalı,faillerin caydırıcı cezalar alması için gerekli yasal değişiklikler yapılmalı

        3- Şiddet mağduru kadınların korunması ve rehabilite edilmesi için sığınma evlerinin sayısı arattırılmalı ve sığınmaevlerine  psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının atanması sağlanmalı 

        4-Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için bilgilendirici kampanyalar düzenlenmeli ,Kadınlar ile çalışan polis, doktor,avukat gibi kamu görevlileri ile medya çalışanlarına kadına yönelik şiddet ve kadın hakları ile ilgili olarak eğitim programlarının düzenlenmeli

        5-Kadınların ekonomik hayatta katılmaları ve meslek sahibi olmaları için ,parasız eğitim,yurt ve sağlık haklarından yararlanmaları sağlanmalı

        6- Kadının iş hayatına aktif olarak katılması için çalışma saatleri, yıllık ve doğum/süt izni gibi konularda pozitif yasal değişiklik yapılmalı, kadınların çalıştığı kurumlarda bebek bakim üniteleri ve kreşler yeterli sayıda açılmalı 

        7-Medyada kadını aşağılayan ve değersizleştiren haberlein ve programların yayınlanmasının önüne geçilmeli yine kadına yönelik şiddet içeren haberler  özendirici ve magazinsel olarak verilmemeli

        8- Kadınların aktif siyasette rol alabilmesi için siyasal partilerin ,parti tüzüklerinde çalışma yapmalı

        9- Ülkemizde mülteci olarak bulunan kadın ve kız çocuklarının eğitim ve sağlık hakları sağlanmalı , mülteci hakları konusunda etkin ve süreklilik arz eden politikalar üretilmeli

        10- Kadına yönelik şiddetin ve erken evliliklerin önlenmesi ilişkin etkin politikalar üretilmeli ve yasa çalışmaları yapılmalı

        KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE İLGİLİ KURUMLAR
        • İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
        • Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı
        • Sağlık Kuruluşları
        • Polis Merkezleri, Jandarma Karakolları
        • Cumhuriyet Savcılığı
        • Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri
        • Baroların Kadın Danışma Merkezleri ve Adli Yardım Kuruluşları
        • Kadın Sivil Toplum Kuruluşları
        İLGİLİ ULUSAL MEVZUAT
         Anayasa
         Türk Medeni Kanunu (TMK)
         Türk Ceza Kanunu (TCK)
         Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)
         6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Uygulama Yönetmeliği
         Nüfusu 100 bini geçen belediyelere sığınmaevi açma yükümlülüğü getiren 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesi,
         5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu
         5 Ocak 2013 tarihli-28519 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik
         Kadın ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Konulu 2010/10 Sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi
        ULUSLAR ARASI MEVZUAT
        -Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)
        • Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul sözleşmesi)
        . Birleşmiş Milletleri Çocuk Hakları Sözleşmesi
        • Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi Konusundaki İhtiyari ProtokoL
        Av. Dilrüba KAYI

        21 Ocak 2016 Perşembe

        ANKARA TİCARET VE İŞ MAHKEMELERİ BALGATTA EK BİNAYA TAŞINMIŞTIR

        Değerli Takipçiler
        Ankaradaki İş ve Ticaret Mahkemeleriİşçi Blokları Mahallesi Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:45 Balgat, Adresindeki  ek binaya taşınmış olup kroki ve temel bazı bilgiler eklenmiştir.Yeni eklenecek bilgilere  ankarabarosu sitesinden ulasılabilir. Ek binada küçük bir baro odası mevcut olup baro pulu satılmak ve bır bılgısayar hizmet vermektedir.Bu nedenle magdur olamamak için tüm evrakların hazırlanıp gidilmesi tavsiye olunur.. Ayrıca yeterli asansör olmadığından duruşma saatinden daha önce  Adliyede olunması yararınıza olacaktır.Saygılarımla

        MAHKEMELERİN TELEFON NUMARALARINA İLİŞKİN
        http://www.ankarabarosu.org.tr/Detay.aspx?SYF=10034

        MAHKEMELERİN YERLEŞİM PLANINA İLİŞKİN :
        http://www.ankarabarosu.org.tr/Detay.aspx?SYF=10022

        SERVİS SAATLERİNE İLİŞKİN :
        http://www.ankarabarosu.org.tr/Detay.aspx?SYF=10023

        EGO OTOBÜSLERİ İLE ULAŞIM:

        http://www.ankara.bel.tr/haberler/balgat-ek-adliye-binasi-giden-ego-hatlari/#.V8WS01uLTMw

        ( Kızılay Güvenpark'tan 100yıl Balgat dolmuşlarıyla,Sıhhiye den ve Ankamallden Gölbaşı Karapınar dolmuşlarıyla ulaşım sağlayabilirsiniz.Sıhhiye Adliyesi den taksi iel ortalama 10 12 dk sürmekte ve 30-35 TL tutmaktadır)

        FACEBOOK SAYFASI İÇİN(Alt katında İkbal restaurant olduğu için böyle anılmaktadır)

        https://www.facebook.com/İKBAL-Adliye-Sarayi-1553415658281771/?notif_t=page_invite_accepted