26 Aralık 2013 Perşembe

T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2013/9-241 K. 2013/293 T. 11.06.2013 * MALA ZARAR VERME ( Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı - İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Hayatın Olağan Akışı Kapsamında Kabulü Gereği )

T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2013/9-241 K. 2013/293 T. 11.06.2013 * PARMAK İZİ ( Mala Zarar Verme Suçunda Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı - İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Kabul Edileceği ) * MALA ZARAR VERME ( Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı - İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Hayatın Olağan Akışı Kapsamında Kabulü Gereği ) * ARAÇ ÜZERİNDE TESPİT EDİLEN PARMAK İZİ ( Mala Zarar Verme/Sanığın Parmak İzinin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı - Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Hayatın Olağan Akışı Kapsamında Kabulü Gerektiği ) * HAYATIN OLAĞAN AKIŞI ( Mala Zarar Verme Suçunda Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı - İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Kabul Edileceği ) 5237/m.151 ÖZET : Mala zarar verme suçunda; uyuşmazlık; sanığın mala zarar verme suçunu işleyip işlemediğinin belirlemesine ilişkindir. Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanık aleyhine değerlendirilebilecek tek delil, katılanın aracının sağ kapı camında bulunan ve sanığa ait olduğu ekspertiz raporu ile tespit edilen sağ el orta parmak izidir. Ancak aracın diğer kısımlarında, özellikle de zarar verilen bölümlerinde sanığa ait parmak izi bulunamamıştır. Olay gecesi katılanın aracını bıraktığı kapalı otoparkın dolu olduğu ve katılanın da aracını diğer araçların çıkışını engelleyecek şekilde park ettiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, sanığın katılanın aracının yanından geçerken elinin cama değmiş olabileceğinin mümkün olması ve sanığın aksi ispatlanamayan bu yöndeki savunmasının hayatın olağan akışına da uygun bulunması karşısında, somut başka bir delille desteklenmeyen ve aracın zarar gören bölümlerinde değil de, başka bir yerinde tespit edilen tek bir parmak izine dayanılarak sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesine imkan bulunmamaktadır. DAVA : Mala zarar verme suçundan sanık F.'ın beraatına ilişkin, Ankara 27. Asliye Ceza mahkemesince verilen 11.07.2007 gün ve 493-609 sayılı hükmün katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.04.2011 gün ve 7876-2422 sayı ile; " ... Katılana ait aracın sağ ön kapı camı dış yüzeyinde tespit edilen parmak izinin sanığın sağ el orta parmağına ait olduğunun ekspertiz raporu ile belirlenmesi nedeniyle suça konu araca sanık tarafından zarar verildiğinin anlaşılması karşısında, suçun sübut bulduğu gözetilmeden mahkumiyeti yerine beraatına karar verilmesi..." İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 14.03.2012 gün ve 639-224 sayı ile; " ...Olay yeri sinemanın kapalı otoparkıdır ve sanık dâhil arabası bulunan tüm sinema müşterilerinin gelip geçtiği bir yerdir. Sanık hukuka aykırı olarak başkasının evinde bulunma gibi gayrimeşru bir nedenle burada değildir. Aracın camında parmak izinin çıkması araca zarar verme suçunu işlediğinin kesin delili olamaz. Olayın görgü şahidi gibi delili de yoktur. Müştekinin diğer araçların giriş çıkışına engel olur şekilde aracı park ettiği anlaşılmaktadır. Sanığın geçerken aracın camına eliyle dokunması veya asıl zarar verenden müstakil olarak önceki zaman diliminde tepki olarak cama vurması mümkündür. Kırılan cam sanığın parmak izinin çıktığı sağ ön cam değildir. Duruma tepki duyan başka bir araç sahibinin bulunması ve zarar vermesi de olasıdır. 'Aracı nedeniyle müştekiye sadece sanık kızmaktadır, sanıktan başkası araca kesinlikle zarar vermiş olamaz' diyebiliyorsak sanığın cezalandırılması doğru olacaktır. Kuşkudan sanık yararlanır ilkesi uyarınca sabıkasız ve devlet memuru olan sanığın beraatine karar verilmesi gerekmektedir..." Şeklindeki gerekçeyle önceki hükmünde direnerek, sanığın beraatına karar vermiştir. Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.02.2013 gün ve 132935 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır: KARAR : Yargıtay Ceza Genel Kurulunda duruşmalı temyiz incelemesi yapılabileceğine dair kanuni düzenleme bulunmadığından, katılan vekilinin duruşmalı inceleme isteminin 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek inceleme dosya üzerinden yapılmıştır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın mala zarar verme suçunu işleyip işlemediğinin belirlemesine ilişkindir. İncelenen dosya içeriğinden; 04.02.2006 tarihli tutanakta; "sinemanın kapalı otoparkında park halinde bulunan el freni inik ve vitesi boşta olan otomobilde yapılan görgü ve tespitte, sileceklerin koparılıp yere atıldığı, ön camın sert cisimle vurulmak suretiyle kırıldığı, sağ dış dikiz aynasının koparılıp yere atıldığı, motor kaputunun kaporta ve boyasının çizildiği, sağ ön ve arka kapılarının açık sol kapılarının kilitli olduğu" tespitine yer verildiği, 08.02.2006 tarihli ekspertiz raporunda; suça konu otomobilin sağ ön kapı camı dış yüzeyinden alınan parmak izinin, sanığın sağ el orta parmak iziyle uyumlu olduğunun belirtildiği, Tanık V.’ın; olayın meydana geldiği sinemanın müdürü olduğunu, her katta onbeş araçlık yer olan iki katlı otoparkları bulunduğunu, olayın üst katta meydana geldiğini, olay akşamı otoparkın yoğun olduğunu, saat 20.00 sıralarında iki müşterinin geldiğini ve bir aracın usulsüz park etmesi nedeniyle arabalarını çıkaramadıklarını söylediklerini, film aralarında aracın sahibini aradıklarını, ancak bulamadıklarını, müşterilerin yemek yiyip gelelim diyerek ayrıldıklarını, daha sonra katılanın gece saat onikiye doğru geldiğini ve aracının zarar gördüğünü söylediğini, polise haber verdiğini, araca kimin zarar verdiğini görmediğini ve sanığı da tanımadığını beyan ettiği, Katılanın; olay gecesi sinemanın kapalı otoparkına bıraktığı aracına zarar verildiğini, sanığı aracına zarar verirken görmediğini, ancak parmak izlerinin tespit edildiğini belirttiği, Sanığın; tarihini tam olarak hatırlamadığı bir gece olayın meydana geldiği sinemaya gittiğini, filmden çıktıktan sonra otoparkta bulunan aracına binip evine geldiğini, olayla ilgisi bulunmadığını, araçların gelişigüzel park edildiğini, yanından geçerken elinin şikayetçinin aracına değmiş olabileceğini ve bu nedenle parmak izinin aracın üzerinde bulunabileceğini, ancak iddia edildiği gibi araca zarar verilmesi ile bir ilgisi bulunmadığını savunduğu, Anlaşılmaktadır. Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın uzantısı olan, Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanarak sanığın mahkumiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanık aleyhine değerlendirilebilecek tek delil, katılanın aracının sağ kapı camında bulunan ve sanığa ait olduğu ekspertiz raporu ile tespit edilen sağ el orta parmak izidir. Ancak aracın diğer kısımlarında, özellikle de zarar verilen bölümlerinde sanığa ait parmak izi bulunamamıştır. Olay gecesi katılanın aracını bıraktığı kapalı otoparkın dolu olduğu ve katılanın da aracını diğer araçların çıkışını engelleyecek şekilde park ettiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, sanığın katılanın aracının yanından geçerken elinin cama değmiş olabileceğinin mümkün olması ve sanığın aksi ispatlanamayan bu yöndeki savunmasının hayatın olağan akışına da uygun bulunması karşısında, somut başka bir delille desteklenmeyen ve aracın zarar gören bölümlerinde değil de, başka bir yerinde tespit edilen tek bir parmak izine dayanılarak sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesine imkan bulunmamaktadır. Bu itibarla, atılı suçu işlediği hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın beraatına ilişkin yerel mahkeme hükmü isabetli olup, onanmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi; "sanığın üzerine atılı mala zarar verme suçunun sabit olduğu, dolayısıyla direnme hükmünün bozulması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlandır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1- Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2012 gün ve 639-224 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA, 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.06.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verild