Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
E.2002/2498
K.2002/3671
T.9.4.2002
İŞTİRAK NAFAKASI
MAHKEMECE BİR YILDAN FAZLA BİR ZAMAN ÖNCE TAKDİR EDİLEN
İŞTİRAK NAFAKASININ ÇOCUĞUN İHTİYAÇLARININ ARTMASI, ENFLASYON NEDENİYLE PARANIN
SATIN ALMA GÜCÜNÜN DÜŞMESİ, DAVALI BABANIN GELİRİNİN ÖNCEKİ DAVA GÜNÜNE GÖRE
AYNI KALMAYIP ARTMIŞ OLMASI DA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK UYGUN BİR MİKTARDA
ARTTIRILMASI GEREKİR.
4721/md. 182 (743/md.148)
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan
muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından
temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra
dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava dilekçesinde daha önce 75.000.000 lira olarak takdir
edilen iştirak nafakasının 150.000.000 liraya çıkartılması istenilmiş,
mahkemece bu dönem içerisinde davalının gelirinde bir artışın olmaması
gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Medeni Kanunun 148. maddesi uyarınca velayet kendisine
verilmemiş olan anne veya baba, çocuğun infak ve terbiye masraflarına katılmak
ile yükümlüdür. Eşler mali güçleri oranında çocuğun nafakasına katılırlar.
Nafaka tayin edilirken sadece davalının mali imkanları değil, çocukların yaşı,
ihtiyaçları memleketin geçim şartları ve özellikle birlik devam ederken babanın
çocuklara alıştırdığı yaşama şekli gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir.
O halde mahkemece bir yıldan fazla bir zaman önce takdir
edilen iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarının artması, enflasyon nedeniyle
paranın satın alma gücünün düşmesi hususları gözönünde bulundurularak uygun bir
miktarda arttırılması gerekir.
Ayrıca mahkemenin kabulünün aksine davalı babanın geliri
önceki dava gününe göre aynı kalmamış, artmıştır.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde
tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu
nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince
BOZULMASINA, 9.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/20993
Karar: 2011/1159
Karar Tarihi: 31.01.2011
ÖZET: Hükmolunan nafakaların gelecek yıllardaki
artırımına ilişkin olarak kurulan ve bu konuda kesinleşen önceki hükümler,
ilerleyen yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, ihtiyaçlarında,
ülkenin ekonomik yapısında vs. hallerde önemli değişiklik olması hallerinde,
yetersiz kalabilir. Şartların değişmesi halinde nafaka her zaman artırılabilir.
(4721 S. K. m. 176, 182, 330, 365)
Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan
muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz
edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü.
Karar: Davada, 2005 yılında 50'şer TL olan iştirak ve
yoksulluk nafakalarının artırılması istenilmiş, mahkemece, 2005 yılında verilen
karar ile belirlenen nafakaların her yıl ÜFE oranında artışına karar verildiği;
davalının gelirinde ÜFE'yi aşan oranda artışın bulunmadığı gerekçesi ile
davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından
temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni
gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre, yoksulluk nafakası yönünden sair temyiz itirazları yerinde
değildir.
İştirak nafakasının artırımı davası yönünden ise;
Hükmolunan nafakaların gelecek yıllarda da artırımına
ilişkin TMK'nun 176/4, 182/3, 330/3, 365/5. maddeleri, madde gerekçelerinde de
belirtildiği gibi, bu hükümler, ekonomik yönden güçsüz olan nafaka
alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan
kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir.
Hükmolunan nafakaların gelecek yıllardaki artırımına
ilişkin olarak kurulan ve bu konuda kesinleşen önceki hükümler, ilerleyen
yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, ihtiyaçlarında, ülkenin
ekonomik yapısında vs. hallerde önemli değişiklik olması hallerinde, yetersiz
kalabilir. Şartların değişmesi halinde nafaka her zaman artırılabilir.
Somut olayda ise, nafakaya hükmedildiği tarihte 5 yaşında
olan müşterek çocuk 9 yaşına gelmiştir.
Bu nedenle, önceki ilamdaki gelecek yıllardaki artış
(ÜFE) hükmüne göre kendiliğinden artan iştirak nafakası miktarlarının müşterek
çocuğun değişen ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığı gözetilerek uygun
bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, istemin tümüyle reddi doğru
görülmemiştir.
Sonuç: Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde
tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu
nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince
BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene
iadesine, 31.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/10441
Karar: 2010/14410
Karar Tarihi: 16.09.2010
ÖZET: Tarafların gerçekleşen ekonomik durumlarına,
nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşularına göre, özellikle çocuğun artan
ihtiyaçları belirlenerek hakkaniyete uygun bir artışa karar verilmesi
gerekirken, mahkemece talebin reddi şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya
aykırıdır.
(4721 S. K. m. 4, 175)
Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan
muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından
temyiz edilmiştir.
Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu
anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, aylık 100 TL olan iştirak nafakasının 350 TL'ye
çıkartılması istenilmiş; mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm,
davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İştirak nafakası, çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün
ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana babanın mali durumlarına göre
takdir edilir. Davalı babanın işsiz oluşu babanın nafaka yükümlüğünü ortadan
kaldırmaz.
Tarafların gerçekleşen ekonomik durumlarına, nafakanın
niteliğine, günün ekonomik koşularına göre, özellikle çocuğun artan ihtiyaçları
belirlenerek TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyete uygun bir artışa
karar verilmesi gerekirken, mahkemece talebin reddi şeklinde hüküm tesisi usul
ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde
tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu
nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi
gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz
edene iadesine, 16.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı