14 Haziran 2013 Cuma

NAFAKANIN ARTTIRIMI DAVALARI İÇİN ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
E.2002/2498
K.2002/3671
T.9.4.2002

İŞTİRAK NAFAKASI

MAHKEMECE BİR YILDAN FAZLA BİR ZAMAN ÖNCE TAKDİR EDİLEN İŞTİRAK NAFAKASININ ÇOCUĞUN İHTİYAÇLARININ ARTMASI, ENFLASYON NEDENİYLE PARANIN SATIN ALMA GÜCÜNÜN DÜŞMESİ, DAVALI BABANIN GELİRİNİN ÖNCEKİ DAVA GÜNÜNE GÖRE AYNI KALMAYIP ARTMIŞ OLMASI DA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK UYGUN BİR MİKTARDA ARTTIRILMASI GEREKİR.

4721/md. 182 (743/md.148)

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Dava dilekçesinde daha önce 75.000.000 lira olarak takdir edilen iştirak nafakasının 150.000.000 liraya çıkartılması istenilmiş, mahkemece bu dönem içerisinde davalının gelirinde bir artışın olmaması gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Medeni Kanunun 148. maddesi uyarınca velayet kendisine verilmemiş olan anne veya baba, çocuğun infak ve terbiye masraflarına katılmak ile yükümlüdür. Eşler mali güçleri oranında çocuğun nafakasına katılırlar. Nafaka tayin edilirken sadece davalının mali imkanları değil, çocukların yaşı, ihtiyaçları memleketin geçim şartları ve özellikle birlik devam ederken babanın çocuklara alıştırdığı yaşama şekli gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir.

O halde mahkemece bir yıldan fazla bir zaman önce takdir edilen iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarının artması, enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün düşmesi hususları gözönünde bulundurularak uygun bir miktarda arttırılması gerekir.

Ayrıca mahkemenin kabulünün aksine davalı babanın geliri önceki dava gününe göre aynı kalmamış, artmıştır.


Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 9.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas:  2010/20993
Karar: 2011/1159
Karar Tarihi: 31.01.2011


ÖZET: Hükmolunan nafakaların gelecek yıllardaki artırımına ilişkin olarak kurulan ve bu konuda kesinleşen önceki hükümler, ilerleyen yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, ihtiyaçlarında, ülkenin ekonomik yapısında vs. hallerde önemli değişiklik olması hallerinde, yetersiz kalabilir. Şartların değişmesi halinde nafaka her zaman artırılabilir.

(4721 S. K. m. 176, 182, 330, 365)

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü.

Karar: Davada, 2005 yılında 50'şer TL olan iştirak ve yoksulluk nafakalarının artırılması istenilmiş, mahkemece, 2005 yılında verilen karar ile belirlenen nafakaların her yıl ÜFE oranında artışına karar verildiği; davalının gelirinde ÜFE'yi aşan oranda artışın bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yoksulluk nafakası yönünden sair temyiz itirazları yerinde değildir.

İştirak nafakasının artırımı davası yönünden ise;

Hükmolunan nafakaların gelecek yıllarda da artırımına ilişkin TMK'nun 176/4, 182/3, 330/3, 365/5. maddeleri, madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi, bu hükümler, ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir.

Hükmolunan nafakaların gelecek yıllardaki artırımına ilişkin olarak kurulan ve bu konuda kesinleşen önceki hükümler, ilerleyen yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, ihtiyaçlarında, ülkenin ekonomik yapısında vs. hallerde önemli değişiklik olması hallerinde, yetersiz kalabilir. Şartların değişmesi halinde nafaka her zaman artırılabilir.

Somut olayda ise, nafakaya hükmedildiği tarihte 5 yaşında olan müşterek çocuk 9 yaşına gelmiştir.

Bu nedenle, önceki ilamdaki gelecek yıllardaki artış (ÜFE) hükmüne göre kendiliğinden artan iştirak nafakası miktarlarının müşterek çocuğun değişen ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığı gözetilerek uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas:  2010/10441
Karar: 2010/14410
Karar Tarihi: 16.09.2010


ÖZET: Tarafların gerçekleşen ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşularına göre, özellikle çocuğun artan ihtiyaçları belirlenerek hakkaniyete uygun bir artışa karar verilmesi gerekirken, mahkemece talebin reddi şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

(4721 S. K. m. 4, 175) 

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, aylık 100 TL olan iştirak nafakasının 350 TL'ye çıkartılması istenilmiş; mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

İştirak nafakası, çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Davalı babanın işsiz oluşu babanın nafaka yükümlüğünü ortadan kaldırmaz.

Tarafların gerçekleşen ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşularına göre, özellikle çocuğun artan ihtiyaçları belirlenerek TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyete uygun bir artışa karar verilmesi gerekirken, mahkemece talebin reddi şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.      

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı